Türkiye 30 Yıldır Onu Konuşuyor


Yıllardır her alanda büyük umutlar bağladığımız bir rüya; GAP. Peki proje, umutları yeşertti mi?

Haber: Türkiye 30 Yıldır Onu Konuşuyor

Ülkemizin büyüt umutlar bağladığı, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana milyarlarca Dolar para harcanan, terör sorununu bitirilecek denilen, tamamlanmasıyla birlikte Ortadoğu‘dan Avrupa kıtasına kadar ülkemizin gücünü bir kez daha tescilleyecek, işsizlik sorununu büyük oranda düşürecek, yıllardır her alanda büyük umutlar bağladığımız bir rüya; GAP.

Meyvelerini vermeye başladı mı? Proje, ülkemiz için ne ifade ediyor?

GAP’ın bilineni -bilinmeyeni, yapılanı -yapılamayanı ve her yönü; Prof. Dr. Ahmet Çolak‘tan Haberler.com’a özel ve çarpıcı bir dosya daha…

GAP NEDİR? GAP NE KADAR BÜYÜK?

Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin sahip olduğu kaynakları değerlendirerek bu yörede yaşayan insanlarımızın gelir düzeyini ve yaşam kalitesini yükseltmeyi, bölgelerarası ekonomik ve kalkınma farklılıklarını gidermeyi ve ulusal düzeyde ekonomik gelişme ve sosyal istikrar hedeflerine katkıda bulunmayı amaçlayan önemli ve kapsamlı bir projedir. Proje alanı Fırat ve Dicle havzaları ile yukarı Mezopotamya ovalarında yer alan 9 ili (Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak) kapsamaktadır. (Anonim 2010). Güneyde Suriye, güneydoğuda ise Irak’la sınırı bulunan bu bölgenin yüzölçümü 75.358 km2 olup Türkiye’nin toplam yüzölçümünün %9.7’sini oluşturmaktadır.

Türkiye‘de sulanabilir 8.5 milyon hektar arazinin %20’si GAP Bölgesi’nde yer almaktadır. Proje kapsamında 22 baraj, 19 hidroelektrik santral yapımı hedeflenmiştir. GAP’ın tamamlanmasıyla 1,822 milyon hektar alan sulamaya açılacak, yılda 27 milyar kilovat-saat hidroelektrik enerji üretimi ile ülke enerji ihtiyacının önemli bir bölümü karşılanacaktır. Proje tamamlandığında yılda 52.9 milyar m3’ten fazla su akıtan Fırat ve Dicle üzerindeki tesislerle Türkiye‘deki toplam su potansiyelinin %29’u kontrol altına alınacaktır. Planlanan toplam sulama alanı; Türkiye‘de ekonomik olarak sulanabilir alanın %20’sine, planlanan elektrik enerji üretimi ise toplam yıllık elektrik enerjisi üretim potansiyelinin %22’sine eşdeğerdir. Projenin tamamen hayata geçmesiyle tarım, sanayi, enerji, ulaştırma, eğitim, sağlık, kırsal ve kentsel altyapı yatırımları ile bölgenin ekonomik ve sosyal göstergelerin ülke ortalamasına getirilmesi, bölgede toplam 3,8 milyon kişiye istihdam olanağı sağlanması, bölge halkının yaşam kalitesi ve refah düzeyinin yükseltilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla GAP Bölgesinde 3 Kalkınma Ajansı kurulmuştur. Bunlar Karacadağ Kalkınma Ajansı, Dicle Kalkınma Ajansı ve İpek Yolu Kalkınma Ajanslarıdır.

GAP ve TARIM

GAP’ın lokomotifi tarımdır ve GAP’taki değişimi tetikleyecek ve motor gücü sağlayacak olan, doğru tarımsal uygulamalardır ve sulama yapılabilmesidir. Bir tarım arazisinde doğru sulama yapılabiliyor olması verimin en az ikiye katlanması demektir. GAP alanında 3.2 milyon ha ekilebilir arazi bulunmaktadır. İşlemeli tarıma elverişli I., II. ve III. sınıf arazi miktarı 2.467,5 bin ha olup, toplam arazinin %33’ü kadardır. Kısıtlı işlemeye uygun arazi 649,3 bin ha (IV. sınıf) hesaba katıldığında, Bölge topraklarının %42.2’si tarıma elverişli görünmektedir (Anonim 2010). Sulama alanları dışında kalan sahalarda en önemli geçim kaynağı olarak ön plana çıkan tarımsal alt sektör hayvancılıktır.

GAP’IN FİNANSMANI ve GELİNEN NOKTA

GAP yatırımları, yaklaşık 40 kamu kurum ve kuruluşunun ekonomik ve sosyal sektörlerdeki proje ve faaliyetlerinin toplamından oluşmaktadır. Farklı sektörlerde çeşitli kuruluşlar tarafından yürütülen bu yatırımlar için tahsis edilen ödenekler, projeleri uygulayan kamu kurum ve kuruluşlarının yatırım bütçesinde yer almakta ve ilgili kurum tarafından kullanılmaktadır. GAP’ın, 1995 yılında bitmesi hedeflenmiştir, ama şu anda tamamlanması 2015’e ertelenmiş durumdadır.

GAP Master Planı’nın belirlediği hedef ve büyüklüklere ulaşabilmek için yapılması öngörülen kamu yatırımlarının finansman ihtiyacı 2011 yılı fiyatlarıyla 44,5 milyar TL’dir. GAP kapsamında 2011 yılı sonuna kadar tahmini olarak 38,6 milyar TL harcama yapılmış ve nakdi gerçekleşme yaklaşık % 86,7 düzeyine ulaşmıştır. GAP kapsamında 2011 yılı itibariyle 10 hidroelektrik santrali tamamlanmış; GAP enerji yatırımlarında % 74 oranında fiziki gerçekleşme sağlanmıştır. Hidroelektrik santrallerinin işletmeye alınışından 2011 yılı sonuna kadar 355 milyar kilovat-saat elektrik enerjisi üretilmiş ve ülkemizin elektrik enerjisi ihtiyacının önemli bir bölümü GAP’tan karşılanmıştır.

Üretilen bu enerjinin parasal değeri 21,3 milyar ABD Doları’dır (1 kWh=6 cent). GAP kapsamında 15 baraj tamamlanmış; 1 milyon ha alanı sulayacak su depolanmıştır. Harran Ovası’nda sulama 1995 mevsiminden itibaren başlamıştır. 2010 yılı sonu itibariyle toplam 365.788 ha alan sulamaya açılmıştır. Gerçekleşme, sektörler baz alındığında, enerji projeleri bakımından %74, tarım projeleri bakımından %24.5, sulama projeleri bakımından ise %20 düzeyindedir,

GAP EYLEM PLANI (2008-2012) VE YATIRIM MİKTARLARI

Bu kapsamda, 73 ana eylem ve 300’ün üzerinde proje ve faaliyet yer almaktadır. Söz konusu eylemlerin gerçekleştirilmesi için 2008-2012 döneminde, 2011 yılı fiyatlarıyla, toplam 28,9 milyar TL’lik kaynağa ihtiyaç duyulmuştur. 1990-2007 dönemi itibariyle GAP Bölgesi’ndeki bütün yatırımlara kamu kaynaklarından yılda ortalama % 7,0 düzeyinde pay ayrılmıştır. Bu rakam 2008 yılında % 12 olmuştur. Bölgedeki yatırımlara 2011 yılında ise 4,3 milyar TL kaynak ayrılmış ve kamu bütçesindeki oranı % 14 seviyesine ulaşmıştır.

GAP TÜRKİYE VE BÖLGE İÇİN NEYİ İFADE EDİYOR?

Fırat ve Dicle nehirleri ile birlikte Türkiye‘nin toplam su potansiyelinin %28’ini oluşturan bölge su varlığı dikkat çekicidir. Geleceğin en kıt doğal kaynağı olan ve gıdadan daha fazla yaşamsal öneme sahip su, komşu ülkeler tarafından daha da talep edilir olacaktır. Gelecekte nüfus artışı nedeniyle mutlak su fakiri olacak olan Türkiye‘nin mevsimlere ve iklim değişikliğine bağlı vahşi değişiklikleri yaptığı barajlar ile düzenli ve tehlikesiz bir hale getirmiş olması ve tamamen kendi topraklarından doğan bu kaynağı komşuları ile paylaşıyor olması üzerinde gelecekte tartışacağımız bir konudur.

Son yıllarda GAP Bölgesi’nden yapılan ihracat düzeyinde de artış olmuş; 2002 yılında 689 milyon Dolar olan ihracat tutarı 2010 yılında 5,2 milyar dolara yükselmiştir. GAP Bölgesi’nden yapılan ihracatın Türkiye‘nin toplam ihracatı içindeki payı da aynı dönemde % 1’den % 4,5’e çıkmıştır. 2011 yılında ise GAP Bölgesi’nden gerçekleştirilen ihracat 6,9 milyar Dolar olmuş ve aynı dönemde 134,9 milyar Dolar olan ülke ihracatının % 5,1’ini oluşturmuştur. GAP bölgesinden yapılan ihracatın %42’si tarıma dayalı işlenmiş ürünlerden olmuştur.Kişi başına düşen milli gelirde önemli artışlar ve bölgede toplam 3,8 milyon kişiye istihdam olanağı sağlanması, beklenmektedir.

Dileğimiz bu dev kırsal kalkınma projesinin bir an önce tamamlanarak, tüm Türkiye‘nin kalkınmanın nimetlerinden adil olarak yararlandırılmasıdır. GAP, tüm Türkiye‘nin gözbebeği bir proje olarak tüm ülke insanının, tüm yurttaşların kendi refahlarından feragat ederek yıllar boyu göstermiş oldukları fedakarlığın güzel bir ödülü olacaktır.

 

Binalarda kombiye son verildi


Merkezi sistemli binalara pay ölçer takmak için dün son gündü. Enerji Verimliliği Kanunu’yla ilgili yönetmelik gereği merkezi sistemle ısıtılan tüm binalardaki dairelere pay ölçer takılacak.

Merkezi ısıtma sistemli binalarla ilgili yönetmelik gereği, Türkiye’de bulunan 1 milyon 800 bin dairenin pay ölçer sistemi kullanması gerekiyor. Her dairenin tükettiği kadar ısı parası ödemesini sağlayan sistem, 9 bin apartman yöneticisi harekete geçirdi. Konuyla ilgili bilgi veren Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği Derneği Başkanı Ali Eren, “Enerji Verimliliği Kanunu gereği inşaat alanı 2 bin metrekareyi geçen binaların merkezi sisteme geçmesi gerekiyor” diyerek, Türkiye’de merkezi ısıtma sistemi kullanan 1 milyon 800 bin dairenin dün itibariyle pay ölçer sistemine geçmesi gerektiğinin altını çizdi.

Milliyet’İn haberine göre sistemin takılmaması durumunda apartman sakinlerine aidat ödememe hakkı doğduğunu ifade eden Eren, “Kasım’da, kaloriferler yeniden yandığında pay ölçerli binaya geçmemiş olan apartman sakinlerine aidat ödememe hakkı doğacak. Apartman sakinleri “kanuna aykırı aidat parası toplanıyor” şeklinde suç duyurusunda bulunulursa, yöneticiye 1.600 lira ceza kesilebilecek” diye ekledi.

Kanun gereği sistemin 2007’den itibaren 5 yıl içinde tüm binalarda uygulanıyor olması gerektiğini de anlatan Ali Eren, eski binaların ise en kısa zamanda bu sisteme geçmesi gerektiğini vurgulayarak, “Aksi takdirde ev sahibi ya da kiracılar apartman yöneticilerine dava açıp, haksız aidat ödemelerine son verebilecek” dedi. Pay ölçer cihaz sayesinde ısı bedelinin eşit olarak ödetilmesi döneminin sona ereceğini anlatan Eren, bu sayede her dairenin, kullandığı ısı kadar bedel ödeyeceğinin altını çizdi. Konunun yaklaşık 10 milyon apartman sakinini ilgilendirdiğini söyleyen Ali Eren, bu durumun aidat ödememeyi alışkanlık haline getirenler içinse bir fırsata dönüşebileceğini de ekledi. İnsanların merkezi sistemden korktuğunu ve kombi sistemini tercih ettiğini anlatan Eren, “Sistemle birlikte insanlar yaktığı kadar aidat ödeyecek. Kombi ile merkezi sistem arasında fark kalmayacak” diye konuştu.

ESKİ VE YENİYE FARKLI TARİFE

Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Türk Tesisat Mühendisleri Derneği Genel Koordinatörü Hakkı Buyruk ise, 2 Mayıs 2007’de yürürlüğü giren kanunla birlikte, pay ölçer sistemine geçilmesi için tüm binalara verilen 5 yıllık sürenin dün dolduğunu ifade etti. “2007’den itibaren yapılan yeni binalarda bu sistemin mevcut olduğunu kabul ediyoruz” diyen Buyruk, pay ölçer sistemindeki iki farklı uygulamaya dikkat çekti. Sistemin kalorimetre ve ısı pay ölçer olarak uygulandığını ifade eden Buyruk, “Kalorimetre yeni binalarda uygulanan bir sistemdir. Elektrik, doğalgaz sayacı gibidir. Bu sayaca göre, sayacın bağlı olduğu dairenin kullandığı ısı ölçülüp, hat kayıpları, merdiven boşlukları gibi ısıtılan ortak alanlar dahil ediliyor ve ücretlendirme yapılıyor” dedi. Kanun gereği her evin asgari 15 derece ısıtılma zorunluluğu olduğunu da anlatan Buyruk, “Evini kapatıp uzun süreli tatile çıkanlar, yine de bu asgari ısı ücretine tabidir” şeklinde konuştu.

Isı pay ölçer sistemininse genelde eski binalara uygulandığını söyleyen Buyruk, “Eski binalarda dağıtım boruları dağınık olduğu için kalorimetre uygulanması durumunda tesisatın değişmesi gerekir. Bu sebeple ısı pay ölçer daha uygundur. Çünkü bu sistemde her bir radyatörün üzerinde pay ölçer aleti takılıyor ve uzaktan, radyo frekansıyla değerler okunabiliyor” diye anlattı.

Sistemin maliyetiyle ilgili bilgi veren Techem İstanbul Satış bölge Müdürü Giray Çağlı ise, “Çok kolonlu (girişli) eski binalarda genelde ısı pay ölçer kullanılıyor. Her bir radyatöre takılan bu sistemin maliyeti 26 ile 30 euro arasında. Bir dairede ortalama 5 radyatör bulunduğu farz edilirse, daire başına 150 euroya ücretlendiriliyor” şeklinde konuştu.

Tek kolonlu yeni binalarda ise kalorimetrenin kullandığını anlatan Çağlı, “Bu sistem inşaat yapılırken uygulanırsa maliyeti bir daire için 75 ile 85 euro arasında değişir. Oturumda olan yeni yapım binalarda ise sistem maliyetine ek olarak 35 ile 45 euro işçilik maliyeti eklenir” dedi. Sistemlere ek olarak, termostatik (sıfıra getirilemeyen, 15 derece sıcaklık limitli) vana takılması gerektiğini de anlatan Çağlı, vana ve montaj ücretini ise 10 euro olarak belirtti.

Son olarak sistemin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yetkilendirdiği şirketler tarafından kurulduğunu anlatan Çağlı, sistem maliyetinin kendisini en kısa zamanda amorti edeceğini aktardı