Mütekabiliyet çıktı, yabancı için konut üretimine geçti


 

Güneşli Express isimli 160 rezidans, 10 adet işyeri ve otelden oluşan projeye başlayan Babacan İnşaat, projeyi temmuz-ağustosta satışa çıkaracak.

Avcılar Konakları, Marina Yalıları, Bahçelievler Çalışlar, Crown Park, Crown Residence gibi birçok projeyi teslim eden Babacan Yapı, yabancıya konut satışının önünü açan mütekabiliyet kanunun çıkışından sonra harekete geçti. Firma bu amaçla Güneşli Express isimli 160 rezidans, 10 adet işyeri ve otelden oluşan projeye başladı. Temmuz-Ağustos aylarında satışa çıkması beklenen 20 katlı projenin otel konseptiyle işletileceğini belirten Babacan İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Babacan, “Mütekabiliyet eskiden gerçekten ciddi sorunlar yaratıyordu. Yasa çıktı artık satışlara olumlu anlamda yansıyacaktır” dedi.

Yabancıların hem merkezi hem de havalimanına yakın projeleri tercih ettiğine dikkat çeken Babacan, “Kısa vadeli kullanacakları için otel konseptli projelere ve küçük metrekareli alanlara yöneliyorlar. Güneşli’de ki projemizde bu şekilde yorumlanarak hazırlandı” diye konuştu. Güneşli Express projesinin Basın Expres Yolu, Tem bağlantı yolunda kaldığını kaydeden Babacan şöyle konuştu:

“Bu bölge hızla gelişiyor. Güneşli’de devam eden 17-18 adet lüx otel projesi bulunmakta, havaalanına olan yakınlığı, TEM, E6 yolu ve E5 bağlantı yolu üzerinde bulunması, sanayiden konuta ve ofislere olan dönüşüm bizleri de bölgede yatırım yapmaya teşvik etti.”

Anadolu yakasına kentsel dönüşüm projesiyle geçiyor

10 yıldır inşaat sektöründe yer aldıklarını belirten İbrahim Babacan, Fikirtepe’de yapacakları proje ile Anadolu yakasına geçeceklerini söyledi. Kentsel dönüşümün başladığı Kadıköy Fikirtepe’de 3 ada ile yüzde 60 anlaşma sağlamış durumda olduklarını kaydeden İbrahim Babacan, “Bu bölgede yılın sonuna doğru 1600 konutluk bir proje gerçekleştirmeyi hedeflemekteyiz. Kadıköy’ün merkezinde olması bir tarafında Bağdat Caddesi, bir tarafında Acıbadem, Kadıköy, Şükrü Saraçoğlu olması bize Anadolu yakasında iyi bir adım attıracak diye düşünüyoruz” dedi. Babacan, “Hedefimiz 1000 konutu bu yılın içinde satmak” diye konuştu.

Beylikdüzü 420 konutluk 34 katlı Crown Tower projesini temmuz ayında teslim etmeye hazırlandıklarını belirten İbrahim Babacan, bu projelerinin aşırı ilgi görmesi nedeniyle yanındaki arsayı alarak Novatrium Residence projesine başladıklarını söyledi.

Hayalinde 100 bin kişilik proje var

Hayalinde 100 bin kişinin yaşadığı bir proje yapmanın yer aldığını anlatan İbrahim Babacan, “2 yıldan bu yana bu konu üzerinde düşünüyorum. Bununla ilgili olarak yeterli arazi çalışmalarımız devam ediyor. İstanbul’da yeni imara açılacak yerlerini bekliyoruz” dedi. Hayal dünyasındaki projede yolları, altyapısı, sosyal tüm olanakları sağlanmış, içerisinde hastane, alış veriş alanları, camileri ile içinde 100 nüfusun yaşayabileceği bir uydu kent yapmanın bulunduğunu aktaran Babacan, “Bu hayalimi 10 yıl gibi bir sürede yapmayı hedefliyorum” dedi. Bu uydu kentin kendi elektriğini rüzgar ve güneş ile üretip kendi ısınma sistemini yeraltından bio termal ile sağlamasını düşündüklerini aktaran Babacan, “Kendi arıtma sistemi ile suyunu arıtacak. Doğanın ekolojik dengesine uyumlu, insan sağlığının ön planda olacağı bu yapıya sahip olacak. Ulaşım elektrikli tren ile sağlanacak. Hiçbir egzoz dumanın ve araba gürültüsünün olmayacağı uydu kentte kuş cıvıltılarının olacağı bir doğa parkı da olacak” diye konuştu.

Turizm ve enerji sektörlerini takip ediyoruz

Firma olarak konut dışında turizm ve enerji sektörlerini takip ettiklerini kaydeden İbrahim Babacan, “Özellikle İstanbul’un merkezi ve turistik noktalarında oteller yapmayı hedefliyoruz. Bu konuda görüşmelerimiz devam ediyor” açıklamasını yaptı. KDV oranlarında değişiklik konusuna da değinen Babacan yaşanacak artışların
satışlara olumsuz yönde yansıyacağını belirterek, “Aslında biz inşaat ve arsa maliyetlerimizin tamamını yüzde 18 KDV ile alıp, yüzde 1 KDV ile satıyorduk. Artık tüketiciye yansıyacak olması bizim avantajımıza olurken tüketicinin dezavantajına olacaktır. Bu durumda da satışlara olumsuz yönde yansıyacaktır” yorumunu yaptı.

Yenikapı’da UNESCO’nun tepkisini çekecek dolgu planı


Yenikapı'da UNESCO'nun tepkisini çekecek dolgu planı

Yenikapı’da yarım milyon metrekarelik bir alanın doldurulup meydan oluşturulmasıyla ilgili plan yeni ortaya çıktı ama meydanın ihalesi yapılmış bile.

Yenikapı sahiline inşa edilmesi planlanan dev meydan için 1 Numaralı Yenileme Alanları Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun olumsuz görüş bildirdiği, buna rağmen projenin ilk etap ihalesinin geçen yılın aralık ayında yapıldığı ortaya çıktı. İhaleyi Nas-Nuh-Uğraş İnşaat konsorsiyumu 31 milyon lira bedelle kazandı. Projenin ilk aşamasında, denizin içine 2 km’lik yol yapılacak. Çalışmaya başlanmak için, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın son onayı bekleniyor.Radikal Gazetesi’nde yayınlanan habere göre; kurul tarihi yarımadanın silueti, topografya ve tarihi mirasla ilgili uluslararası sözleşmeler bozulacağı için projeye karşı.

Neden karşı çıkıyorlar?

Şehir Plancıları Odası İstanbulŞube Başkanı Tayfun Kahraman: İzin alınmadan ihaleye çıkılması ‘usulsüzlük’. Yenikapı’da İstanbul’un tarihini 8 bin yıl öncesine götüren arkeolojik kazılar yapılıyor. Bölgeye çekilecek 1 milyon insanın bu alanlar üzerinde baskı yapacağı aşikâr. Burası otoyol alanı değil, aksine lastik tekerlekli araçları buradan uzaklaştırmamız lazım. Kıyı kanununa göre ancak zorunlu halde dolum yapılabilir, burada hiçbir zorunluluk yok, tamamen keyfi.

Mimarlar Odası’ndan Mücella Yapıcı: Burada denizin içine doğru devam eden bir arkeolojik kültür hazinesi var. UNESCO’nun gözü buranın üzerinde. Tarihi Yarımada’nın kıyılarında böyle proje dünyaya anlatılamaz.
Mimar Korhan Gümüş: Nasıl olsa deniz bedava diye düşünülüyor. Theodosius Surları’nın önünde böyle bir dolgu komik. Yapılırsa burası UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nden çıkar. (Radikal)

ELITE WORLD VAN EYLÜL 2012’DE HİZMETTE


Elite World Otelleri İran’ın başkenti Tahran’da geniş katılımlı bir davet düzenledi

Davete Tahran, Şiraz, İsfahan ve Meşhed illerinden gelen acentalar yanında, Tahran’daki Bakanlıklar ve resmi kuruluşlardan üst düzey yöneticiler de katıldı. Safiran Travel ile birlikte organize edilen davete 500’ü aşkın misafir katıldı. Etkinlikte bir konuşma yapan Elite World İstanbul Hotel Müdürü Sarhan Keyder; 1 Eylül 2012’de hizmete girecek olan Elite World Van Hotel hakkında bilgi verdi.

Van’ın yeni yüzü ve en büyük oteli olarak tasarlanan 460 yatak kapasiteli Elite World Van Hotel teknoloji ve konforun tüm ayrıntılarını birleştiren toplam 230 odadan oluşacak. Otel, en modern teknik ekipman ile donatılmış 500 m2 lik Balo salonunun yanı sıra 6 adet toplantı salonu ile toplam 1200 kişilik kapasiteye sahip olacak. 35 milyon dolar yatırımla gerçekleşecek Otelde 150 kişi istihdam edilecek.

GÖLCÜK BOLU BELEDİYESİ’NE BAĞLANDI


Daha önce Milli Parklar’a ait olan Gölcük’ün Bolu Belediyesi’ne bağlanması sonrasında, bölgede neler yapılabileceği ile ilgili Bolu’daki otel müdürlerinin fikirlerinin alınması ne kadar önemliyse; bu konuda vizyon sahibi olan şahısların, özellikle akademisyenlerin, göletler ve küçük göller hakkında araştırma ve çalışmalar yapanların fikirleri de o kadar önemlidir. Daha önce benzer konularda yazılmış tezleri de göz ardı etmemek gerekir. Ayrıca doğayı bozmadan, bölgenin kendine özgülüğünü ve o pastoral görünümü kaybetmeden düzenlenmesi, suni göl olmasına rağmen doğanın içinde konuşlanmış bu harika cennet mekanı daha da ilgi çekici bir yer haline getirecektir.

Bu söylediklerimin hepsini özetlemek gerekirse; kapsamlı bir rekreasyon çalışması yapmak, aceleci olmamak ve Gölcük’ü, insanların sadece orayı görmeye gelecekleri bir marka olarak dizayn edebilmek için, enine boyuna ve diyalektik bir hazırlık süreci gereklidir. Başlangıç için otel müdürlerinin fikirlerinin alınması doğru bir adım olduğu gibi, çalışmaları sürdürmek, alternatif fikirler üretecek çalıştaylar yapmak, vizyoner bir bakış açısı ile dış katılımlarla gerçekleşecek toplantılar yapmak şarttır. Bize, dışardan nasıl göründüğümüzün ve görüneceğimizin söylenmesi kendimizi geliştirebilmemiz için gereklidir. Bir kaç gündür, öncelikle Avrupa’da yer alan benzer göletler ve küçük göller ile ilgili internet odaklı ve bölgelerdeki turizm profesyonelleri ile görüşerek küçük bir araştırma yaptım. Gözlemlediğim kadarıyla, doğru şekilde değerlendirilmiş bir Avrupa gölünü sizlerle paylaşayım.

LAKE BLED ( Bled Gölü ) / Slovenya : http://www.bled.si
Bled Gölü için, 5 dilde hazırlanmış web sitesi portal niteliğinde ve bölgedeki seyahat acentelerinden, havaalanı ve karayolları ile bölgeye ulaşım, yakınlardaki konaklama imkanlarına kadar çok detaylı klasik enformasyon bilgileri içermekte. Ancak asıl ayrıştırıcı yönü, kişiye özel (exclusive) ve bölgeye özgü hizmetler verilmesi. Örneğin içerisinde müzeler, sanat galerisi ve golf sahası barındırması ve bölgede evlenecek çiftlere yönelik çok güzel ve farklı düğün paketleri sunması gibi…
II. Dünya savaşı sonrası yapılan sanatoryumu ise bugün sağlık merkezi ve spa olarak kullanılıyor. Gölün orta bölümünde küçücük bir ada ve bu adada tarihi bir kilisenin yanısıra çeşitli binalar yer almakta. “Pletna” adı verilen özel sandallarla ulaşılan bu doğal adacık, gölün en ilgi çeken noktası. Bled Gölü, gastronomi turları, folk müziği çalan restoranları, kürek sporları, dağcılık, yakın bölgede kayak, balon, flyfishing (uçurma balıkçılığı), lunapark, dağ bisikleti turları gibi etkinlikler ve imkanları ile yılda yaklaşık 200 bin Slovenya dışından gelen yabancı turisti ağırlıyor.
Aslında bence burada görmemiz gereken bir kaç küçük ve önemli ayrıntı var. Özellikle gölün yakın çevresindeki etkinliklerde hiç motorlu taşıt ulaşımı yok ve gürültüye sebebiyet verecek bir ihtimal bırakılmamış. Bence bizim en önemli eksiklerimizden birisi olan gelen turistlere para harcatacak onlarca alternatif var. Özellikle yakın bölgede çok sayıda restoran ve konaklama imkanı dikkat çekici. Doğa sporları çeşitliliğinin çokluğu ve ailelerin ilgisini çekebilecek bir lunapark bulunması, yerli turistler için hafta sonlarında bölgeye gitmeleri için önemli bir etken.
Slovenya’da destinasyon uzmanı olarak görev yapan arkadaşım Gregor Levic, özellikle Bohinj ve İtalya sınırındaki Bolepeska Gölü’nün üzerinde durdu, ancak model olarak Gölcük’e daha yakın bulduğum, Bled Gölü için bence söylenebilecek en gerçekçi söz, gelen turist sayısının kitlesel boyutlarda olmamasına rağmen (doğayı bozmamak için zaten olmamalıdır) gelen herkesin iyi vakit geçirebilmesi için bir alternatifin bulunabileceği düzeyde hazır bir altyapıya sahip olmasıdır.

Diğer fotoğrafta gördüğünüz Macaristan’da bulunan Heviz Gölü hakkında kısaca bir bilgi vereyim. Gölün en önemli özelliği Avrupa’nın en büyük termal gölü olması ve gölün tam ortasında yer alan termal otel ve spa tesisine dikkat çekmek istiyorum. Sağlık turizmi konsepti olması nedeniyle, çok detaya girmeden sadece görsel olarak ilgi çektiği için yer verdiğim bu göle bağlanan suyun oldukça hızlı aktığından kendini her gün yenilediği düşünülüyor. Bled Gölü için “www.tripadvisor.com.tr” adlı gezginlerin yorumlarını içeren dünyanın en ünlü “gezi önerileri” portalinde 222 yorum ve 564 konu başlığı varken Gölcük ile ilgili sadece 4 yorumun bulunduğunu da hatırlatmak isterim. Yani, evet… çok çalışmalıyız. Bir taraftan güzel şeyler yapmak isterken, diğer taraftan bu güzel gölümüze yansıyan çam ağaçlarının ve evin silüetini kaybetmemeye özen göstermeliyiz.

FIRAT OKTAR

Çeşme Otel Yatırımcılarını çoşturuyor*


 

Başta İstanbul olmak üzere yurdun dört bir tarafından turizm yatırımcısı ilçedeki bazı mevcut otelleri satın almak için görüşmeler yaparken, birçok yatırımcı da otel başta olmak üzere turizm tesisi kurmak için yer arıyor.

Halen Alaçatı’da Gaziantepli Yaşar Grubu’nun Başkanı Yaşar Çilkız otel yatırımına başlarken, İzmir’in önde gelen işadamlarından olan ve Pasaport’ta Key oteli işleten Erdoğan Özgörkey’in de Çeşme’de otel satın almak için çalışmalara başladığı öğrenildi. Ayrıca Dilek Sabancı Çeşme’ye For Seasons Oteli’nin temelini kısa süre içinde atmayı planlıyor.

Trabzonspor eski Başkanı Mehmet Ali Yılmaz ise Zigana Otel kurmak için hazırlıklarını sürdürürken, Solto Otel’in sahibi EBSO Meclis Üyesi Mehmet Akdede ise Altınkum’da kuracağı otel için hazırlık yapıyor.

Yine Ünlü Rus Milyarder Prokorov ise Çiftlikköy’de kuracağı otel için izinlerini alırken, çok sayıda yatırımcının da Altınkum tarafında otel yatırımı için Turizm Bakanlığı tarafından yapılan plan çalışmalarının tamamlanmasını beklediği belirtiliyor.

Turizm Bakanlığı’nın planları yapması ve hazine arazilerinin yatırımcılara tahsis edilmesi halinde ise, Türkiye ve dünyanın dört bir tarafından turizm yatırımcıların Çeşme’ye çok özel projeleri hayata geçirmek için gelmesi bekleniyor.

Babası Sakıp Sabancı ile birlikte 1989 yılında Vista Turizmi kuran Dilek Sabancı Alaçatı’da 120 bin metrekarelik alanda otel kurmak için çalışmalarını tamamladı. Kısa süre içinde otelin temelini atacak olan Dilek Sabancı For Seasons Grubu ile projeyi hayata geçirecek. abancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve İhsan Sabancı’nın kızı Güler Sabancı’nın Çeşme Ilıca’daki Tosun Paşa Yalısı’nı restore edip butik otel olarak hizmete açmasından sonra, merhum Sakıp Sabancı’nın büyük kızı Dilek Sabancı da Alaçatı’da otel yapıyor.

Tosun Paşa Yalısı

 

 

Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve İhsan Sabancı’nın kızı Güler Sabancı’nın Çeşme Ilıca’daki Tosun Paşa Yalısı’nı restore edip butik otel olarak hizmete açmasından sonra, merhum Sakıp Sabancı’nın büyük kızı Dilek Sabancı da Alaçatı’da otel yapıyor.

 

 

 

 

Alaçatı Belediyesi’nden 50 dönümlük projenin ruhsatını alan Sabancı, tesisi 250 dönüm üzerine kuracak. 99 odalı olarak planlanan otelin inşaatına bu sonbaharda başlanacak. Alaçatı’nın her geçen gün yıldızının daha da parladığını ifade eden Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, “Alaçatı dev yatırımcıların gözdesi olmayı başardı” dedi.

 

 

Alaçatı’daki bu otel Four Seasons’un dünya üzerindeki Hawaii, Şeyseller ve Şarm El Şeyh gibi tatil bölgelerinden sonra Avrupa’da deniz kenarındaki ilk tatil resort tesisi olacak. Otelin 2013 yılı turizm sezonuna yetiştirilmesi planlanıyor.

Yine aynı bölgede Gaziantep merkezli olan ambalaj sektöründe uzmanlaşmış olan Yaşar Grubu da otel inşaatına başladı. 160 odalı olması planlanan otelin çalışmalarını Grubun Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Çilkız yakından takip ediyor.

Çeşme’de Solto Oteli’nin Sahibi Derici Mehmet Akdede ise Altınkum’da yeni otel projelerini hayata geçirmek için Turizm Bakanlığı’nın plan çalışmalarını bitirmesini bekliyor. Yine bu bölgede Rus milyarder Prokorov’un ise projesini hazırladığı yine Akdede gibi planların tamamlanmasını beklediği ifade ediliyor. Özkardeş Grubu da fransızlarda aldığı Boyalık Otel’i baştan aşağı yenileyerek 2013 yılı turizm sezonuna yetiştirecek.

Solto Oteli

E.D.

Kingkey 100 by Farrells


Here are some photographs of the 442-metre Kingkey 100 skyscraper designed by architects Farrells, currently the tallest building in Shenzhen and tenth tallest in the world.

Kingkey 100 by Farrells

 

Completed at the end of 2011, the financial office tower was designed with a curving glass body and pointed tip.

Kingkey 100 by Farrells

The curtain wall facade curls up at the base of the building to create a canopy over the entrance to the offices, while a shopping centre branches out from the other side. A hotel occupies the uppermost 25 floors of the 100-storey tower.

Kingkey 100 by Farrells

Kingkey 100 is already set to be overtaken as Shenzhen’s tallest tower by the Ping An International Finance Centre, which is scheduled for completion in 2015 and expected to reach 648 metres.

Kingkey 100 by Farrells

We’ve featured quite a few skyscrapers on Dezeen recently, including law courts in a giant cage for Singapore and a whole new commercial district in South Korea.

Kingkey 100 by Farrells

See all our stories about skyscrapers »

Kingkey 100 by Farrells

Photography is by Carsten Schael, apart from where otherwise stated.

Here’s some more information from Farrells:


KK100

KK100, the tallest building in the world completed in 2011, is an innovative high density project that takes an entirely new approach to city making. It is situated on the edge of Shenzhen’s CBD and sets a new precedent for the successful 21st century transformation of commercial districts into vibrant and enriching environments.

Kingkey 100 by Farrells

The 3.6-hectare site was previously occupied by a dense but low-rise residential quarter, Caiwuwei Village. The developer had the creative vision to form a company with the villagers, initiating an entirely new approach to the art of place-making in Shenzhen. Existing buildings were run down and living conditions were poor. As part of initiating this transformation, a Joint Development Initiative was formed in which villagers became stakeholders. Each owner was offered a new property as well as a second home which serves as an income generating asset. This meant the preservation of community links that are built over generations. In order to offset the cost of re-provisioning residences for the villagers, the tower had to be exceptionally tall so that the project could be financially viable.

The 100-storey, 441.8-metre tower comprising over 210,000m2 of accommodation is part of the master plan for a 417,000m2 mixed-use development. The development includes five residential buildings and two commercial buildings. The floors of the tower are divided into three major functions. The floors from level 4 to 72 will house 173,000m2 of Grade-A office space while the uppermost levels from 75 to 100 will be occupied by a 35,000m2 6-star St. Regis hotel complete with a cathedral-like glazed sky-garden animated by various activities.

Kingkey 100 by Farrells

One of the design features is the curving building profile. This form alludes to a spring or fountain and is intended to connote the wealth and prosperity of Shenzhen. The perimeter column arrangement provides each level with an unobstructed working environment and stunning views towards Lizhi and Renmin Park as well as over all Shenzhen and beyond.

It does not use the typical square foot print; the East / West façades being more slender and flared slightly so office floor plates are slightly bigger and the South / North façades that face Hong Kong and the Maipo marshes are wider. The slenderness brings certain challenges, most notably the swing or drift ratio and the robustness of the tower and performance of key elements. Instead of putting generators on top of the building, the roof is constituted by a curved smooth glazed curtain wall and steel structure.

Kingkey 100 by Farrells

As well as providing social and cultural continuity, KK100 is integrated with the metropolitan transport network, which is crucial for a high density project such as this. The connectivity between the various components of the masterplan on various levels was critical; the tower is integrated with the podium on various levels while retail and public uses at lower levels are integrated with the Metro system; the residential blocks are linked at the higher levels to create easier neighbourhood accessibility while direct office and hotel connections are also provided for easier movement of people. The Tower serves as a ‘’Mini-city” which provides an amenity-rich focal point back to the community, offering a 24-hour city-life to be better for the environment and human interaction.

Location: Shenzhen, China
Client: Kingkey Group
Architect: TFP Farrells
Tower height: 441.8m
GFA: 210,000 sq-m
Completed: September 2011

The Cube by Electrolux


The Cube by Electrolux

Electronics brand Electrolux commissioned Italian architects Park Associati to design the travelling restaurant, called The Cube.

The structure’s white aluminium exterior is made up of jagged forms to accentuate its unnatural position as a parasite on existing landmarks.

The first installation of the restaurant was in April last year in Brussels, over the 19th century Cinquantenaire Arch. The Cube then travelled to Milan where it overlooked the cathedral from a rooftop in Piazza del Duomo.

The Cube will remain on the Royal Festival Hall until September 30. A twin structure will also be sitting on Stockholm’s Royal Opera House until October 21.

 

Photographs are by Andrea Martiradonna.

See a boat-shaped apartment perched on the neighbouring Queen Elizabeth Hall in our earlier story.

 

A Room for London

A Room for London by David Kohn and Fiona Banner

A Room for London by David Kohn and Fiona Banner

A boat-like structure temporarily anchored to the roof of London’s Southbank Centre is in fact a rentable one-bedroom apartment by London architect David Kohn and artist Fiona Banner.

Artangel is producing a programme of writings, readings and live music webcasts created in A Room for London. The programme includes A London Address, a series of urban reflections by writers; Sounds from a Room, a sequence of live webcast performances by musicians from across the globe; and Ideas for London, a competition, in association with the Evening Standard, to discover Londoners’ most remarkable ideas for their city. This extraordinary variety of words, sounds and ideas will be featured on A Room for London’s website. The programme is part of the London 2012 Festival.

ompleted following a design competition instigated by Living Architecture and arts organisation Artangel, A Room for Londonwill remain atop the Queen Elizabeth Hall until the end of the year.

A Room for London by David Kohn and Fiona Banner

The apartment was modelled on a riverboat that travelled to the Congo in the nineteenth century and features a pyramidal steel mast.

A Room for London by David Kohn and Fiona Banner

Magenta and turquoise-stained wood lines the interior, where bespoke furniture includes a bed that slides on rails and a combined sofa and bookshelf.

A Room for London by David Kohn and Fiona Banner

A pull-down ladder leads up to a first-floor library, which contains a logbook where guests can note any observations from their stay.

A Room for London by David Kohn and Fiona Banner

Living Architecture have commissioned a series of holiday homes from renowned architects – you can see more of their projects here, including the early designs for this project.

A Room for London by David Kohn and Fiona Banner

 

 

 

Two-In-One House by GAAGA


 

 

Dutch architecture studio GAAGA designed an asymmetrical facade to make these two houses in Leiden look like only one.

Two-in-One House by GAAGA

The building stands on a tightly-packed plot in Nieuw Leyden, a former industrial area designated as an experimental housing zone.

Two-in-One House by GAAGA

MVRDV in Rotterdam have conceived a master plan for the area which allows people to develop their own homes, with the only fixed criterion being the building’s maximum volume.

Two-in-One House by GAAGA

The architects made use of the limited space by designing the facade as a single entity, avoiding symmetry between the two halves. Only the two front doors side-by-side indicate that the building is divided into two homes.

Two-in-One House by GAAGA

Inside the houses, staircases are detached from the walls and positioned centrally to divide the space and screen off the kitchen.

Two-in-One House by GAAGA

The ground floor has a multi-purpose room and toilet as well as a parking space accessed from the rear.

Two-in-One House by GAAGA

On the first floor are the kitchen, dining area and living area, plus a patio at the back.

Two-in-One House by GAAGA

The second floor contains three bedrooms and a bathroom, and the top floor has outdoor terraces either side of a multi-purpose room.

 

Photographs are by Marcel van der Burg.

Two-in-One House by GAAGA

Here’s more information from the architects:


Two-in-One House, Leiden

Situated in the urban planning area Nieuw Leyden, the project includes two separate houses combined into one single looking volume. Both houses, practically identical on the inside, are designed as one entity on the outside, only the two entrance doors reveal the presence of two homes.

Two-in-One House by GAAGA

The project is developed within an urban framework that, due to its underlying low-rise, high dense concept, challenges to a new way of living and to a new housing typology. The framework, which consists of rectangular plots divided in eighteen small, back to back parcels on top of a communal semi-sunken parking garage, calls for new spatial and formal solutions regarding the use of the available space, daylight, privacy, outside spaces, the relation between parking and house, the way of entering, flexibility and identity.

Two-in-One House by GAAGA

Both houses are organized vertically: a multifunctional room and storage room in the basement, the living area and a patio on the first floor and the more private functions like bedrooms and bathroom on the second floor. On the roof there is a small multifunctional room with a terrace at the front and back side. Despite of the relatively small plot the design of each house aims at an integration of spatial qualities – like the play of light, intriguing vistas and routing – and practical values in terms of usable and flexible space suitable for family life.

Two-in-One House by GAAGA

Click above for larger image

In achieving this, the unfamiliar positioning of the main staircase parallel to and detached from the bearing wall plays a pivotal role. At ground and second floor the stair borders a passage on one side and rooms on the other, leaving most of the space along the bearing wall for storage, installation and sanitary facilities. At the first floor, the freestanding stair subtly screens off the kitchen area and divides the open space into different functional areas. In this way the living area gets an open yet intimate character with intriguing vistas. Also, the staircase is an eye-catcher that acts as an integral part of the furniture.

Two-in-One House by GAAGA


In the context of Nieuw Leyden, where each house is different from its neighbour, making two identical looking houses next to each other would be an aberration. To conceal the fact that the project comprises two identical houses the facade is designed as one entity.

Two-in-One House by GAAGA

The design of the facade is based on a neutral grid, avoiding an evident hierarchy. Because all openings look – despite their differences in size and infill – similar, it is not immediately clear what is happening inside. From the outside one cannot discern a bedroom from a living room. In this way the facade acts like a mask, a 3-D layer that conceals the structure behind.

Two-in-One House by GAAGA

The facade consists of a white framework, in which rectangular openings are filled in with aluminum window frames and wooden panels. The wooden panels vary in position, some are placed close to the white stucco surface and some are placed deep into the facade. In combination with the wooden surfaces around the openings the idea of the facade as a 3-D layer is intensified. Furthermore, the variable wooden infill gives the projects its expressive and dynamic looks.

Two-in-One House by GAAGA

Architects: GAAGA
Team: Esther Stevelink and Arie Bergsma
Location: Leiden, The Netherlands
Client: Nieuw Leyden CV
Realisation: 2009 – 2012
Contractor: Verbeij Bouw, Boskoop.
Structural Engineering: Buro Broersma, Den Haag
Energy performance & building physics: GAAGA – Arie Bergsma